Laparoskopik cerrahi, karın veya göğüs bölgesini ilgilendiren ameliyatlarda, alışılagelmiş geniş kesiler yapmadan, birkaç ayrı noktadan vücuda yerleştirilen ince metal borular (trokar) ve bir kamera yardımı ile gerçekleştirilen ameliyatlardır. Karın bölgesi uygulamalarında tanımlanan giriş noktalarından biri göbek deliği olarak seçilir. Böylece asgari doku hasarı ile gerçekleşen ameliyatların iyileşme süresi belirgin kısalır ve cerrahi sonrası izler yok denecek kadar az olur. Klasik cerrahi uygulamada görülen komplikasyonlar da en aza iner. Hastalar günlük aktivitelerine daha kısa zamanda dönerler.
Karın içini aydınlatarak, hastalık veya problemleri doğrudan gözlemleme ve aynı anda karında çeşitli bölgelerine açılan 5–15 mm’lik deliklerden içeri sokulan yardımcı aletler ile tedavi olanağı da verir. Halk arasında kapalı, kansız ya da bıçaksız ameliyat olarak da bilinir.
Teknolojik gelişmelerle birlikte klasik Genel Cerrahi uygulamalarının yerini; daha az yara izi, daha az ağrı ve erken dönemde normal hayatına dönme ile sonuçlanan laparoskopik cerrahi almaktadır. Son yıllarda, Genel Cerrahiyi ilgilendiren birçok ameliyat laparoskopik yöntemle daha güvenilir bir şekilde yapılmaktadır. Hatta eskiden zor olan ve az uygulanan bazı ameliyatlar laparoskopi ile birlikte daha kolay ve sorunsuz uygulanmaya başlanmıştır.
Laparoskopik ameliyatlar genel anestezi altında, hasta uyutularak yapılır. Bu ameliyatı yapabilmek için bir laparoskopi ünitesine, uygun el aletlerine ve tabii ki deneyimli bir cerrah ve ekibine ihtiyaç vardır. Laparoskopi ünitesi; görüntüyü elde eden kamera, soğuk ışık kaynağı, karın içine hava veren insüflatör, monitör ve video/görüntü kaydedicisinden oluşmaktadır. İlk önce bir delikten girilerek karın içi karbondioksit gazı ile şişirilir. Ardından ucunda ışık olan teleskop kamera ile girilerek karın içi incelenir. Yapılacak ameliyat türüne göre ilave trokarlar girilir. Cerrah, bu trokarlardan girilen aletlerle monitöre bakarak ameliyatı gerçekleştirir. Kamera sayesinde, çıplak gözle görülenden kat kat daha büyük ve ayrıntılı bir görüntü elde edildiğinden anatomik yapıların daha ince detaylarına kadar görülebilmesi mümkün olmaktadır. Modern enerji kaynaklarının da kullanımı ile birlikte ameliyatlar çok daha kansız geçmektedir.
Laparoskopinin genel cerrahide kullanımı ilk olarak 1987 yılında safra kesesi ameliyatı ile başlamış ve uzun yıllar sadece bu hastalıkta kullanılmıştır.
Safra kesesi: Günümüzde safra kesesi hastalıklarının ameliyatlarında, tüm dünyada, laparoskopi “altın standart”tır. Yani mecbur kalınmadıkça açık ameliyat yapılmamaktadır.
Apandisit: Safra kesesinde olduğu gibi, apandisit’in tedavisinde de öncelikle laparoskopiyi tercih etmekteyiz.
Kasık fıtığı ve diğer karın fıtıkları: Günümüzde kasık fıtığı ameliyatlarını sadece 3 delikten girilerek laparoskopik olarak yapabilmekteyiz. Özellikle çift taraflı fıtıklarda aynı kesilerden her iki tarafı da tedavi edebilmek avantajdır. Daha önce ameliyat olmuş ve tekrarlamış(nüks) fıtıklarda da laparoskopik yöntem üstündür. Eskiden geçirilmiş ameliyat yerlerinde oluşan fıtıklar(insizyonel), göbek fıtıkları ve karın bölgesindeki diğer fıtıklarda laparoskopik olarak tedavi edebilmekteyiz.
Reflü hastalığı (GÖRH) ve hiatal herni: Mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçışı ve buna bağlı mide ve göğüste yanma, ekşime, ağzına acı su gelme gibi şikâyetlere yol açan gastroözofageal reflü hastalığının cerrahi tedavisini de standart olarak laparoskopik yöntemle yapmaktayız. Aynı ameliyatla mide fıtıkları (hiatal herni) da tedavi edilmektedir. Bu hastalıklarda klasik açık ameliyat çok daha zor ve sorunludur.
Kolon, rektum, mide ve diğer karın içi kanserleri: Özellikle kolon ve rektum kanserlerinin cerrahi tedavisinde laparoskopi giderek daha çok tercih edilen yöntem olmaktadır. Yapılan çalışmalar, kanser tedavisindeki etkisinin, açık yöntem ile aynı olduğunu göstermiştir. Öte yandan laparoskopik ameliyat olanların ameliyat sonrası çok daha rahat, az ağrılı geçmektedir ve açık ameliyatlarda sık gözlenen yara sorunlarına daha az rastlanmaktadır.
Obezite (şişmanlık) cerrahisi: Laparoskopinin yaygınlaşması ile şişmanlık da artık ameliyatla başarılı bir şekilde tedavi edilmektedir. Laparoskopik olarak yapılan mide tüpleştirme, küçültme, by-pass gibi ameliyatlarla hastalar hızlı bir şekilde kilo vermekte. Ayrıca bu ameliyatlardan sonra birçok hastanın diyabeti (şeker hastalığı) kontrol altına alınabilmektedir.
Cerrahi alanındaki yeni uygulamalar genellikle laparoskopi zemininde gelişmektedir. Bunların bazıları;
SİLS: Çok nokta yerine, sadece göbekten yapılan 2-2,5 cm tek kesiden yapılan laparoskopik ameliyatlardır. Estetik sonuçları mükemmeldir. Özellikle safra kesesi hastalıkları ve apandisitte giderek daha sık kullanılmaktadır. Diğer hastalıklarda da denenmektedir, fakat uygulaması zor ve pahalıdır.
Robotik cerrahi: Yine küçük deliklerden girilen kamera ve aletlerle yapılmaktadır, fakat aletleri cerrah ve yardımcıları değil de robot kolları tutmaktadır. Cerrah ayrı yerde oturur ve 3 boyutlu ekranda izleyerek, bilgisayar oyunlarında kullanılan ”joystick” benzeri kollarla robotu kontrol eder. Laparoskopi ile yapılan tüm ameliyatlar robot ile de yapılabilmektedir, fakat çok pahalı olduğundan uygulama sınırlıdır. Birkaç ameliyat türü dışında geleneksel laparoskopiye üstünlüğü yoktur.