Metabolik cerrahi, diyabet hastalığı, kilo fazlalığı, tansiyon yüksekliği ve kolesterol seviyelerinin yüksekliğiyle seyreden metabolik sendromun ameliyatla tedavi edilmesidir. Metabolik sendrom vücutta ciddi organ hasarına neden olabilen, iş kaybına sebep olabilen, aynı zamanda kalp ve damar hastalıklarının oluşmasını sağladığından, bir ölüm sebebi olarak değerlendirilir.
Şeker hastalarında böbrek sorunları, kalp krizi, felç, görme sorunları gibi kişinin hayati fonksiyonlarını etkileyecek ciddi sorunlar gelişmektedir. Tip 2 diyabet hastaları 10-12 yıl içinde vücutlarındaki insülin depolarını tüketmekte ve bundan sonra insülin bağımlısı diyabet hastası olarak kabul edilmektedir.
Şeker hastaları Tip 2 diyabet hastasıysa, belli düzeyde insülin rezervi ve aktivitesi varsa, insülini üreten beta hücrelerine zarar verici maddelerin normal olması halinde, kan şekeri ya da diğer metabolik sendrom bileşenleri yani kilo fazlalığı, yüksek tansiyon, kolesterol gibi değerlerin kontrol altında tutulamaması gibi etkenlerde ameliyat kararı alınması gerekir.
Metabolik cerrahi sonrasında şeker hastalarının ilaç ya da insülin kullanımı sona eriyor mu?
Tip2 diyabet hastalarının bu ameliyattan göreceği faydalar tamamen kendi rezervleri ve aktiviteleriyle belirlenir. Hastada bulunan insülin rezervinin miktarı ve yeteri kadar aktivitede bulunması durumunda ameliyat yüksek bir başarı seviyesine ulaşır.
Tip 2 Şeker Hastalığı, bütün dünyada giderek yaygınlaşan bir hastalıktır “Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması-II (TURDEP-II)” çalışması çok çarpıcı sonuçları göz önüne koymuştur.
Türk Toplumunda obezite oranının yüzde 32 olduğu görülmüştür. TURDEP-II çalışması erişkin toplumda görülen şeker hastalığı sıklığının yüzde 13.7’ye ulaştığını göstermiştir. Özetle, şeker hastalığı sıklığı son 12 yılda %90, obezite ise yüzde 44 artmıştır.
Bunun iki cevabı vardır: Birincisi, kilo kaybının sağlanması; ikincisi ise sindirim sisteminden salgılanan hormonların etkisidir. Kısıtlayıcı tipte bariyatrik cerrahiler (mide kelepçesi ve tüp mide ameliyatı) birinci yöntem yani kilo kaybı ile şeker hastalığını düzeltmektedir. Gastrik bypass, duodenal switch, biliopankreatik diversiyon ve transpozisyon ameliyatları gibi ameliyatlar ise ikinci yöntem yani hormonal etkileri ile şeker hastalığını düzeltirler.
Tip 1 şeker hastalığının tedavisinde bu yöntemler kullanılmaz. Bu hastalar da vücutta insulin ihtiyacı vardır ve yerine konulması gerekir. Tedavi edilebilen grup Tip 2 denilen, erişkin yaşlarda görülen şeker hastalığı tipidir. Tip 2 diyabet ile başlayarak yıllar içinde insulin kullanmaya başlayan hastalarda da bu tür yöntemlerle başarı sağlanmaktadır.