Meme Kanseri Tanı-Tarama Yöntemleri

Kansere bağlı ölümlerde akciğer kanserinin hemen ardından gelen meme kanseri erken saptandığında korkulacak bir hastalık olmaktan çıkıyor. Kişinin kendini muayene etmesi, 40 yaşından sonra düzenli olarak hekime başvurması ve sadece yılda bir kez mamografi yaptırması meme kanserinin önüne geçmede çok etkili.

Kişinin Kendisini Muayene Etmesi

Meme kanserinin teşhisinde kişinin kendisini muayene etmesi erken tanı açısından oldukça önemli bir aşamadır. İnsanın kendi vücudunu tanıması ve gerekli kontrollerini yapması, olası sağlık sorunlarının önüne geçebilir. Kendini muayene etmeyi bilen ve düzenli bir şekilde bunu uygulayan kadınların olası meme hastalıklarını erken fark ederek iyileştikleri araştırmalar tarafından da kanıtlanmıştır. Çünkü meme kanseri ne kadar ilerlerse tedavi edilmesi de o kadar zorlaşır.

Adet gören kadınlar, özellikle adetin bitmesinin ardından ilk 10 gün içerisinde bu muayeneyi yapabilir. Adet görmeyen kadınlar ise ayın belirli bir gününü seçebilir. Gözle muayene bir aynanın karşısına geçerek yapılır. Eller bele konularak memelerin orantılı görünüp görünmediği kontrol edilmelidir. Öte yandan memede çöküntü, renk değişikliği veya gözle görülebilecek bir kitle olup olmadığı bakılmalıdır. Aynı işlem eller yukarıya kaldırılarak tekrarlanmalıdır. Daha sonra elle muayeneye geçilmelidir. Bu işlemi yatarak yapmanız daha faydalı olacaktır. Meme başının etrafında başlayarak hafifçe dokunup dairesel hareketlerle meme dokusu kontrol edilir. Bu işlem iki memeye de yapılmalıdır. Hangi memeye yapılıyorsa ters elle kontrol sağlanmalıdır.

Fiziki Muayene

40 yaşında üstündeki her kadın, memesi ile ilgili şikayeti olmasa bile genel cerrahi uzmanı tarafından yılda bir kez muayene edilmelidir. Hekim, tıpkı kişinin kendi kendisini ettiği gibi fiziki muayene eder. Farkı uzman bir göz tarafından yapılmasıdır. Bazen mamografi gibi ileri tanı yöntemlerinde saptanamayan meme kanserleri iyi bir fiziki muayene sayesinde teşhis edilebilir.

Mamografi

Mamografi, meme kanserinin erken tanısını koymak için geliştirilmiş bir röntgen tekniğidir. Teşhis ve tarama amacıyla başvurulabilir. İşlem sırasında meme, özel mekanizma ile sıkıştırılır. Bu sayede meme dokusunun kalınlığı azaltılır ve daha iyi bir görüntüleme sağlanır. Her meme için en az iki açıdan film çekilir. 40 yaşında üstündeki her kadın, şikayeti olmasa bile yılda bir kez mamografi yaptırmalıdır.

Meme Ultrasonu

Meme ultrasonu, mamografiye göre daha ayrıntılı tarama yapar. Dokular birbirinin üzerine binmediği için hata olasılığı çok daha düşüktür. Küçük kanser odaklarının saptanmasında oldukça başarılıdır. Meme dokusu yoğun olan kadınlardan mamografinin yanında meme ultrasonu da istenebilir. Meme ultrasonunun uygulanması çok kolaydır. Elle tutulan bir cihaz meme etrafında gezdirilir. Ses dalgaları sayesinde meme içindeki oluşumlar karşıdaki monitöre aktarılır. Her ne kadar kolay uygulansa da işlemi yapan hekimin bu konuda deneyimli olması önemlidir. Çünkü hekim ne kadar uzman olursa bulgular o kadar az gözden kaçar.

Biyopsi

Yukarıdaki tanı yöntemleri sayesinde kanser şüphesi duyulduğunda biyopsiye başvurulur. Biyopsi, memeden hücre ve doku örneği alınarak patolojik inceleme yapılmasıdır. İnceleme işlemini patologlar laboratuvar ortamında ve mikroskoplarla yapar. Yukarıda bahsettiğimiz diğer tanı yöntemleriyle saptanan kanserlere biyopsi aşamasına gelene kadar “kesin” gözüyle bakılmaz. Biyopsi hem kanserin kesin tanısını koyar hem de kanserin detaylarının öğrenilmesini sağlar.

MR

MR; güçlü bir manyetik alan, radyo dalgaları ve bir bilgisayar yardımıyla vücudumuzdaki herhangi bir organın ve bölgenin ayrıntılı görüntülerini oluşturur. Son yıllarda kullanılmaya başlanan meme MR'ı; mamografi ve meme ultrasonunun yetersiz kaldığı yerlerde daha hassas doku değerlendirmesi yapabildiği için tercih edilir. X ışını kullanılmadığı için radyasyon riski yoktur. Genellikle meme ultrasonu ve mamografi sonrası yeterli bilgi alamadığımızı düşündüğümüzde meme MR'ına başvururuz.

PET

PET, ileri tanı yöntemidir. Hastaya radyoaktif bir madde içirilir ve daha sonra hasta özel PET cihazına girer. İçirilen radyoaktif madde kanser hücreleri tarafından tutulur. Bu sayede aktif hücrelerin yeri tespit edilir. Meme kanserinin teşhisinde öncelikle mamografi ve meme ultrasonu kullanılır. PET yöntemi genellikle kanserin detaylarına ve kanser tedavisinden sonra hastanın durumuna bakmak için tercih edilir. Öte yandan kanserin başka yerlere sıçrayıp sıçramadığını anlamak için PET yöntemi faydalıdır.