Peritonun en sık görülen malign primer tümörüdür. Asbest maruziyeti önemli bir etkendir. Sitoredüktiv cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi kombinasyonuyla 1 yılın üzerinde sağkalımı olan hastalar bildirilmiştir.
Nadir görülen bu hastalık apendiksin veya overlerin nadir görülen tümörü olan düşük gradeli müsinöz kistadenokarsinomundan çok sayıda mukus sekrete eden epitelyal hücrelerin peritona disemine olmasıyla ortaya çıkar.
Mezenter tümörlerinin %40-60’ı kistik tümörlerdir.
Mezenterde kitle tanısı alan hastalarda medikal ve cerrahi tedavinin ayrı yerleri olup, kitlenin büyüklüğü, histopatolojik tanısı tedavi seçiminde etkilidir. Cerrahi tedavide amaç normal doku kalacak şeklinde rezeksiyon sınırlarını genişletmek olmalıdır. Özellikle mezenterik desmoid tümörlerin rezeksiyonu sonrasında nüks ihtimali yüksek olmakla birlikte, debulking tarzı cerrahi yöntemler her zaman iyi sonuçlar vermeyebilir. Mezenterik karsinoid tümörlerde, ilgili bağırsak segmenti ve tutulan mezenter bölgesi en blok olarak çıkartılmalıdır. Mezenterik lenfomada ise kemoterapi etkin bir tedavi yöntemi olup, tanısal işlemlerde (biyopsi alma, yaygınlık vs.) cerrahi yöntemler (konvansiyonel, laparoskopik) uygulanabilir. Özellikle laparoskopik yöntemler mezenterde kitle tedavisinde günümüzde kullanılmakta olup, tanı koymada hastaların gereksiz yere laparatomi yapılmasını engellemektedir.
Mezenterik lipodistrofi (retraktil mezenteritis, mezenterik pannükilitis) klinik ve radyolojik olarak mezenter neoplazmlarla karışabilecek diğer hastalık grubunu oluşturur.
Akut mezenterik lenfadenit klinik olarak normal bir apendiks varlığında sağ alt kadran ağrısı ve mezenterik lenf nodlarının büyümesi ile karşımıza çıkan bir tablodur
Mezenterdeki yağlı dokunun inflamasyonu olarak tanımlanır.
İdiopatik retroperitoneal fibrozis: Retroperitoneumda yaygın inflamatuar fibröz doku gelişimi ile karakterize bir hastalıktır.
Günümüze kadar yapılan çalışmalarda kesin bir etken bulunamasa da maligniteler (lenfoma, sarkom, metastazlar), ilaçlar (bromokriptin, metildopa, beta bloker), retroperitoneal enfeksiyonlar (histoplazmoz, tüberküloz, aktinomikoz) ve retroperitoneal hasar (hemoraji, radyasyon, üriner ekstravazyon) retroperitoneal fibrozise neden olabilecek diğer etkenler olarak ortaya sürülmüştür.
Organ basısına bağlı semptomlar ameliyat endikasyonudur.
Retroperitoneal hematomlar: Retroperitoneal hematomlar genelde künt ve penetran travmalar sonrasında oluşmakta olup, viseral arter veya abdominal aort anevrizması rüptürü sonrası da görülebilir.
Retroperitoneal tümörler: Primer retroperitoneal tümörler malign mezenkimal ve nöroektodermal doku kökenli, tüm solid tümörlerin %1’ini oluşturan heterojen bir tümör grubudur.
Bu bölgenin en sık görülen tümörleri sarkomlardır, ancak lenfoma, ekstragonadal germ hücreli tümörler ve karsinomlar da oluşabilir.
Retroperitoneal tümörler bir pseudo kapsülün içerisindedirler.
Hastalığın asıl tedavisi cerrahidir. Hayati dokulara yakınlığı nedeniyle bu tümörleri çıkarırken negatif cerrahi sınır elde etmek zordur.
Omental lenfatik kanalların konjenital veya edinsel olarak tıkanmasıyla oluşan uniloküler veya multiloküler kistlerdir.
Omentum torsiyonu akut batının nadir sebepleri arasında olmakla birlikte genelde sağ tarafta görülür.